CEMRE EĞİTİM MODELİ-3

Bir akşam ne izlediğim film ne okuduğum kitap ne de sosyal medya mutlu etmedi beni… Çayımı alıp Güzel İzmir’i evimin balkonundan izlemeye başladım. Acaba kaç hane ve içlerinde kaç çocuk vardı. Kışın ortasında ısınamayan, sağlıklı beslenemeyen, sağlık sorunları, aile sorunları olanlar var mıydı? Kaç taneydi bunlar? Evleri aydınlatan lambalar onların mutlu olmaları için yeterli miydi? Odalar arası koşuşturmalar, bir kaç oyuncakla oynamalar, onların ince ve kaba motor becerilerinin gelişimi için yeterli miydi? Peki bilişsel gelişimleri ne olacaktı? Birkaç kişiden oluşan aile üyeleri arasında olmak sosyal becerileri ve bilişsel gelişimleri için yeterli çözüm sunabiliyor muydu? Aile en güvenli limandı şüphesiz ancak bu güvenli limandan çıkıp hayata sağlıklı dahil olmak için çocuklarımız için neler yapılabilirdi? Güvenli limandan ayrılan çocuk, başka bir güvenli limana doğru yol alırken eğitim alanında uzman insanlarla nasıl karşılaşabilirdi? Bu karşılaşma yaşadıkları tüm sorunlar için bir çözümün parçası olabilir miydi?

Hani sorular artar soruna dönüşür, beyinin çalışma sistemi kaotik bir hâl alır ya? İşte o zaman beyin, sorunlardan uzaklaşmak istercesine ya kaçışı dener ya da çözüme odaklanır. Gözleri ışıl ışıl olan çocuklara, ışıl ışıl gözlerle bakan öğretmenlerin olduğu okul öncesi eğitim kurumları sadece sıcak bir yuva olmayı sağlamayacak aynı zamanda çocuğun bozulan bir çok zihinsel şemasının düzenlenmesini sağlayacaktı. Bu benim bulduğum bir çözüm değildi. Okul Öncesi eğitimin keşfedilmesi tek başına yeterli değildi. En çok da büyükşehirlerdeki çocukların okul öncesi eğitim alma oranlarını merak ediyordum. Onlarca çocuğun aileleri ile katıldığı bir organizasyona katılacak, velilerle buluşacak ve çocuklarına okul öncesi eğitim alıp aldırmadıklarını soracaktım. Organizasyon işleri yapan bir arkadaşı aradım. “Böyle bir fikrim var,” dedim. Sağ olsun sahiplendi. “Hocam, organizasyon bende,” dedi. Beylikdüzü’ndeki Beylicium alışveriş merkezi ile anlaşmıştı. Alışveriş merkezi-sağolsun- en üst katlarını için ayırmıştı. Beylikdüzü’nde organizasyon öncesi 1000 Adet broşür dağılmış ve ön tanıtım yapılmıştı. Hemen İstanbul yolunu tuttum. Sabahın ilk saatinde mağazayı açanlarla birlikte ben de oradaydım. Aileler çocuklarıyla birlikte üst katı doldurmaya başlamışlardı. Gördüğüm kalabalığa çok şaşırmıştım. Koca şehirde yaşayan çocuklar eğlenmeyi ne kadar da özlemişlerdi. Palyaço gösterileri onları çok mutlu etmişti. Belli ki oyun denince bu konuda en uzman çocuklardı.

Bir kaç aile ile sohbet imkanı buldum. Çoğu ailenin çocuğuna anneleri ya da aile üyelerinden biri bakıyordu.

ÖNERİ-3:

ŞEMA TERAPİ: Dar sokaklar, sınırlı arkadaşlık ilişkileri, şehrin sorunları içinde sıkışan çocuklar için ŞEMA TERAPİ zorunluluktu. Peki Şema Terapi Neydi? Nasıl olacaktı? Bunun cevabı çok basitti; dar sokaklara ve apartmanlara sıkışan çocuklar, okul öncesi eğitim kurumlarına giderek, zihinlerindeki olumsuz şemaları yeniden düzenleyebilecekti. Böylece çocuklarımızın Episodik bellekleri güzel anılarla dolu olacaktı.

Not: Şema Terapi, Cemre Eğitim Modeli’nin önemli bir parçası olacaktır. Özgün içerikler barındıran detaylar burada anlatılmamıştır.

01.04.2021Murat AVCI

Bir cevap yazın